Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde düzenlenen 2016 yılı olimpiyat oyunları geçtiğimiz Pazar günü sona erdi. Olimpiyat oyunları tamamlandığında, kazanılan madalya sayılarına göre ülke sırlamaları da açıklandı. İlk beş sırada ABD, Büyük Britanya, Çin, Rusya, Almanya yer alırken; Türkiye 1 altın, 3 gümüş, 4 bronz madalya ile kendisine 41. sırada ancak yer bulabildi. Madalya kazanılan branşlar güreş, halter, karate, atletizm dalları ile sınırlı kaldı.
Yaklaşık yetmiş dokuz milyon genel nüfusa ve yirmi milyon genç nüfusa sahip Türkiye için olimpiyatlardan alınan bu netice hiç de memnun edici olmasa gerek. Ekonomik büyüklük, nüfus, kalkınma gibi konularda dünyada ilk yirmi içerisinde kendine yer bulan Türkiye’nin olimpiyat oyunlarında da –hiç olmazsa- ilk yirmide yer almasını beklerdik doğrusu.
Bu noktada sorumluluğu sadece Gençlik ve Spor Bakanlığı’na, antrenörlere/hocalara ya da sporculara yüklemek haksızlık olur. Olimpiyatlarda alınan netice eğer bir başarısızlık olarak görülecekse, bunda bu topraklarda yaşayan herkese hisse düşer.
Bana sorarsanız olimpiyatlarda istenilen neticenin bir türlü alınamamasının nedeni ilgisizlik. Türkiye’de futbol dışındaki diğer spor dallarına yeterince ilgi gösterilmiyor. Ya da şöyle diyelim: Gösterilen ilgi göstermelik kalıyor.
Siz hiç televizyon ekranlarında -sabahlara kadar- futbol dışında bir spor dalı hakkında kritik yapıldığına şahit oldunuz mu? Ülkemizde spor denildiğinde akla gelen ilk şey futbol. Futbol ile yatılıp futbol ile kalkılıyor. Varsa yoksa futbol. Bu sektörden nemalanan kimi uyanık! cazgırlar da gündemde kalmak için sansasyonel konuşmalar ve iddialar ile insanları taraftar olmaya mecbur bırakarak bulundukları yerleri tahkim ediyorlar. Bu manzaraya şahit olan çocuk ya da genç, popçu ya da topçu olmaktan başka hayal kuramıyor.
Aktif spor yapmak ya da bir sporsever olmak spor kültürü ile birlikte bir alışkanlık meselesidir. Nasıl ki insanlar için kitap okuma bir alışkanlık ve kültür meselesi ise spor da aynen öyledir. Spor yapma ve spor sevme alışkanlığı çok küçük yaşlarda başlayarak bir hayat düsturu haline getirilmeli.
Diğer taraftan sporun fiziki sağlığın yanında zihni, sosyal ve psikolojik sağlık açısından da son derece faydalı olduğunu bilmeyen var mı? Günümüzde muhtelif suçlara sürüklenen nice çocuk ve gençler var. Onların elinden tutulabilse, kabiliyetleri keşfedilebilse ve spora yönlendirilebilse ne kadar harika olur değil mi?
Şunu çok net olarak biliyor ve inanıyorum ki bu kadim topraklarda yaşayan insanımızın her türden spora kabiliyeti vardır. Ve başarılı olacağı da muhakkaktır. Yeter ki keşfedilsin.
1201