ETİKETLE-ME !

ETİKETLE-ME !

Her anne baba çocuğunun mutlu, başarılı, üretken biri olarak doğru davranışlar sergilemesini ister. Ancak bu her zaman mümkün olmaz. Çünkü insanoğlu beşerdir ve her zaman şaşma yani hata yapma riski ve ihtimali vardır.
Hele hele söz konusu olan bir çocuk veya genç ise onun hata yapma ihtimali daha yüksektir. Zira bir çocuğun, yaş ve gelişimi gereği bir yetişkine nazaran zihni olgunluğu ve hayat tecrübesi daha sınırlıdır. Üstelik çocuk veya genç hayatı birtakım hatalar yaparak öğrenecek ve tecrübe kazanacaktır.
Kimi ebeveyn çocuktan sıfır hata bekleme gibi ciddi bir yanlışa düşüyorlar. Bir yandan kendileri mükemmel anne baba olmaya çalışırken diğer yandan da çocuklarının kusursuz bir varlık olması için çaba harcamak her şeyden önce fıtri kodlamaya uygun değildir. Anne baba bunu sağlamak için de çocuğun en küçük hatasında soluğu psikolog veya danışmanlarda alıyorlar. İşte hatalar silsilesinin daha büyüğü de bu noktadan sonra başlıyor.
Anne baba kolundan tutup okuldaki danışmana veya hastanedeki psikoloğa götürdüğü çocuğu, “benim oğlum/kızım çok yaramaz, çok içine kapanık, çok dağınık, çok saldırgan, çok inatçı, çok asi” gibi nitelemelerle tanıtır uzmana. Sadece uzmana mı? Hayır. Bütün tanıdıklarına, eşe dosta, komşulara, öğretmene, yeni tanıştığı kimselere çocuk hep aynı sıfatlar takılarak tanıtılır. Bir zaman sonra bu nitelemelere hem anne baba hem de çocuk aşina olur. İşte bu noktada kendini gerçekleştiren kehanet denilen durum yaşanır. Çocuğun tüm psikolojisi takılan etiketi gerçekleştirmek, etiketi takanı haklı çıkarmak için elinde geleni yapar. Yani yaramaz denilen çocuğun yaramazlığı, içine kapanık denilen çocuğun sessizliği, inatçı denilen çocuğun inadı katlanarak ve katmerleşerek devam eder. Sonuç 0+0 = 0
Öncelikle şunu ifade etmeliyim. Çocukta herhangi bir uyum, davranış veya gelişim problemi varsa anne baba bu problemi çocuğun kişiliğiyle birlikte tanıtmamalı. Yani yaramaz çocuk, afacan çocuk, haylaz kız, sessiz çocuk gibi nitelemeler kullanmamalı. Niçin? İzin verin ifade edeyim.
Bilinçaltı olumlu olumsuz her şeyi olumlu olarak algılar, olumlu anlar. Ayrıca bilinçaltı en çok söylenene inanır. Yani bilinçaltında bir filtreleme sistemi mevcut değildir. Bunun en iyi tespitini ve ispatını, “bir adama kırk kere deli dersen deli olur” diyerek ecdadımız yapmıştır aslında. Dolayısıyla çocuk eleştirilirken yaptığı hatalı davranış ile kişiliği birbirinden ayrılmalı. Tabiri caizse adama değil, topa vurulmalı. Çok yaramaz bir çocuk şeklinde tanımlama yerine, bu yaptığını davranış çok yanlıştı. Ya da daha da somutlaştırarak söyleyelim. Arkadaşına vurman çok yanlıştı. Kardeşinin saçını çekmen hiç hoş değildi. Kalemi izinsiz aldığın için çok üzüldüm gibi ifadeler kullanılarak tepki dile getirilmeli.
Buradan bir yanlış anlamaya mahal vermek istemem. Çocukla ilgili problem varsa elbette çözüm aranmalı. Çocuğun mevcut hataları elbette dile getirilmeli. Ancak bu çözüm arama süreci doğru yöntem ve tavırlarla olmalı. Aksi halde kaş yapayım derken göz çıkarma ihtimali söz konusudur.
Bu itibarla siz değerli okurlarıma çok bilinen ve oldukça anlamlı bir Çin Atasözü’nü hatırlatarak yazıma son vermek isterim. Çinliler der ki, “kusursuz iki insan vardır, biri doğmamıştır, diğeri de ölmüştür.”

1206

Ahmet KOCACAN

Ahmet KOCACAN

Eğitimci-Yazar-Psikolojik Danışman Ahmet KOCACAN, 1977 yılında Balıkesir’de doğdu. İlköğretim ve ortaöğrenimini doğduğu ilde tamamladı. 2000 yılında 19 Mayıs Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümünden lisans diploması ile mezun oldu. Daha sonra Anadolu’nun değişik il ve ilçelerinde Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde “Psikolojik Danışman” unvanıyla görev yaptı. Aynı zamanda yurt içi ve yurt dışında farklı kurum, kuruluş, dernek, seçkin okul, kreş ve dershanelerde öğretmen, öğrenci ve veli odaklı yüzlerce eğitim semineri ve konferanslar düzenledi. Ahmet Kocacan'ın 2010 yılında BEN BISIKLET ISTIYORUM , 2011 yılında BÜYÜDÜKÇE, 2013 yılında DAVRANIŞ REÇETESI, 2015 yılında da IKI GÖNÜL BIR OLUNCA isimli yayınlanmış -şimdilik- dört eseri bulunmaktadır. Bu kitaplar okuyucuların fevkalade beğeni ve takdirini kazanmış ve kazanmaya devam etmektedir. Ahmet Kocacan çocuk ve aile konularında danışmanlık ve yazarlık yapmanın dışında farklı Avrupa ülkelerinde (Almanya, Fransa, Hollanda, Isviçre ve Belçika) seminer ve eğitim çalışmalarında da bulundu. Televizyon programlarına konuk olarak katılarak çocuk eğitimi ve eşler arası ilişkiler konusunda programlar yaptı. Yazar Ahmet KOCACAN, hali hazırda ülke sathında ve Avrupa’da seminer, eğitim ve konferanslar düzenlemenin yanı sıra, sinopşehirgazetesi, duragan57.com, damla.nl isimli yurt içi ve yurt dışında çeşitli gazete ve internet sitelerinde eğitim ve aile konularında köşe yazarlığı da yapmaktadır. Ayrıca Ahmet Kocacan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın gönüllü ve sertifikalı eğiticilerindendir. Kendisi seminer, eğitim, kitap ve yazarlık çalışmalarındaki hedefini, “en büyük derdim, bu toplumun ve çocuklarının mutluluğu ve başarısıdır” sözleriyle özetlemektedir. Psikolojik Danışman Ahmet KOCACAN, Türkiye’nin her yerinden ve Avrupa’dan seminer programları için davetler almanın yanı sıra yeni proje ve kitap çalışmalarına devam etmektedir. Ahmet KOCACAN evli ve iki çocuk babasıdır. Yayınlanmış Eserleri . Ben Bisiklet İstiyorum (3. Baskı) . Büyüdükçe (4.Baskı) . Davranış Reçetesi (2. Baskı) . Iki Gönül Bir Olunca (1. Baskı)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.