TAVŞAN BİR TAZI ÇOK
Arzu Mevud, yani Nil’den Fırat’a kadar tüm topraklara sahip olma arzusu. 1948 de Birleşmiş Milletlerin kararıyla kurulan İsrail devleti sayesinde siyasi kimliğine kavuşan İsrailoğulları tarih boyunca hep bu emel uğrunda mücadele etmişlerdir. Kendilerine vaat edildiğine inandıkları bu toprakları ele geçirmenin hayalini ve planını kurmuşlardır. Öncelikle kendi çevresinden temizlik harekâtına girerek ilk hedefleri olan Filistin topraklarını ele geçirmek için İsrailli Siyonistler, insanlık adına utanç verici her türlü eylemi gerçekleştirrmişler, masum bebeklerin kanlarını bile akıtmaktan geri kalmamışlardır. Filistin topraklarına ta Osmanlı döneminde göz diken ve Osmanlı’nın dış borçları karşılığında parayla satın almak isteyen Siyonistler zamanın hükümdarı Aldülhamid Han’ın “şehit kanıyla alınan topraklar parayla verilmez” cevabı karşılığında sadece bu büyük Hakan’a “kızıl sultan” yakıştırmasıyla kalmışlar ve emellerine ulaşamamışlardı.
Bu girişi yaptıktan sonra günümüze dönelim.
Medyaya yansıyan habere göre ABD Suriye’de tavşana kaç, tazıya tut taktiği ile hareket etmekteymiş. CIA ile muhalifleri, Pentagon ile de devlet yanlısı SDG’yi desteklemekteymiş. Tavşan belli de ne yazık ki tazı çok…
Dünya ekonomisinde olduğu gibi ABD ekonomisini de yönlendiren ve emperyalizmin en büyük temsilcisi olan İsrailliler “böl, parçala, yut” taktiği doğrultusunda gerek dini açıdan gerekse Arap dünyasını yöneten ailelere etkisi sonucu siyasi açıdan farklılaştırdığı bu coğrafyaya Arzu Mevud’u gerçekleştirmek adına müdahale etmektedirler.
Suriye topraklarını savaş alanına dönmesine vesile olan terör örgütü IŞID yani Irak Şam İslam Devleti örgütünün adı bile asıl amacını ortaya koymaktadır. Irak ve Şam yani Arzu Mevud alanındaki topraklara sahip iki devlet. Örgütün adına İslam’ı koyması ise ne yazık ki tüm dünya da olan İslamafobinin bir gereği olsa gerek. Eylemleriyle, “bir kişiyi öldüren tüm insanlığı öldürmüş olur” anlayışına mı yoksa üstad Necip Fazıl’ın “yumurtalarını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten çekinmezler” diye tarif ettiği Yahudilere mi hizmet ettiği ortadadır.
Suriye topraklarında yanan ateşin kıvılcımları ne yazık ki topraklarımıza da sıçramakta ve canlarımızı yakmaktadır. Cerablus bölgesine gerçekleştirilen harekat ile de artık devlet olarak bizde ateşin içindeyiz. Eğer söndüremezsek bu ateşin bizi de yakacağı muhakkak.
Büyük zaferin yıldönümünde gerçekleşen bu harekatta rabbim ordumuzun yar ve yardımcısı olsun diyerek bu vatanı bizlere emanet eden aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yad ediyorum.
Zafer bayramımız kutlu ve yeni
zaferlere vesile olsun.
1205